25 Nisan 2014 Cuma

Ermeniler, Tehcir, İttihatçılar, "Ortak Acılar..."

Ermeni düşmanlığımız olabilir mi?
Hayır olamaz...
Türk kültürü ırkçı bir kültür değildir...
Binlerce yıl onlarca ırk, din ve kültürle birlikte yaşamıştır.
En seçkin örneği Osmanlıdır...
Ermeniler Osmanlı toplumunda diğer gayri müslim topluluklar gibi korunaklı ve seçkin bir konuma sahiptiler...
1856 Islahat Fermanı ile birlikte, açılan yabancı kolejlerde "komitacılar" yetiştirildi...
İngiltere'ye gittiler, üst düzey eğitim aldılar...
Döndüler ve çeteler kurdular...
Hınçak ve Taşnaksutyon cemiyetleri... (Bugün Ermenistan'daki siyasi partilerden birinin adı Taşnaksutyon...)
1880'li yıllarla birlikte önce Van merkezli isyanlara ve müslüman komşularına saldırılara başladılar...
Sonra, 1915'e kadar Rus birlikleriyle birlikte farklı zamanlarda büyük isyanlara katıldılar...
Van, Ağrı, Kars, Ardaha, Erzurum, Bitlis, Adana ve daha sayabileceğimiz birçok yerde önemli katliamlar yaptılar...
Bu isyanlarda öldürülen Türklerin, Kürtlerin ve diğer müslüman ahalinin sayısının 518 bin kadar olduğunu söylüyor tarihçiler...
Bunun üzerine İttihat ve Terakki kendi ülkesine ve komşusuna ihanet eden, saldıran Ermeni nüfusun "tehciri"ne yani "göç etmesine" karar veriyor...
Bu bir devletin kendine karşı yapılan kanlı bir isyana verebileceği en insani ceza olarak yorumlanıyor...
Nitekim, Cemal Paşa ağır bir talimat çıkararak Ermeni nüfusun güvenlikli bir biçimde göç etmesi için her türlü önlemin alınmasını sağlıyor.
Fakat, malum o dönemin koşulları, öfkeler, kinler... Yollarda hastalıklar ve yer yer çete saldırıları ile çok sayıda Ermeni vatandaşımız ölüyor...
Cemal Paşa bu ölümlerde ihmali bulunduğu gerekçesiyle iki önemli subayını Bağdat'ta idam ettiriyor...
(Falih Rıfkı Atay'ın Çankaya kitabına bakınız...)
Yani İttihatçılar "soykırım" emri vermiyorlar, verseler böyle davranmazlardı zaten...
Ermenilerin ölümüne üzülelim, empati yapalım...
Ama ondan daha önce bu topraklarda gerek Ermenilerce katledilen, gerekse farklı savaşlarda bizim "varlığımız ve birliğimiz için" can veren mehmetlere, ahmetlere, ayşelere, fatmalara biraz olsun ağlayabilsek...
Ağlayamıyorsak, biraz olsun onlarla da "empati" kurabilsek...
Eğer bunu yapabilseydik, sanırım bugün bu kadar dağılmaz ve savrulmazdık...
Ermenilerin hakkıdır, "kendi Agoplarına ağlamaları..."
Bizim de hakkımızdır, "kendi Mehmetlerimize" ağlamamız...
Bizim bazı aydınlarımız, bazı liberallerimiz Türklerin dışında herkesin acısıyla "empati" kuruyorlar...

Kinle, öfkeyle yaşanmaz...
Ama, önce "kendi acılarına" sahip çıkmayana da ne dense az...
Daha yakın zamanlardaki Hocalı katliamı, Karabağ'ın işgali unutulacak şeyler mi?
Ermenilerin acısına yananlar Azerilerin acısını da gündeme taşımadıkça, bugünkü söylemlerle sevinçten havalara uçan aydınımsıların benim için bir değeri yok...
Günlük ve konjonktürel bir çıkış olsa da, Başbakan'ın "ortak acı" vurgusu doğru...
Bu Türkiye'ye kaybettirmez, kazandırır... Eğriye eğri, doğruya doğru!!!
Sonuçta, öyle veya böyle ölenler Osmanlı vatandaşı idi...
Bu bir imparatorluğun "ortak acısı" idi...
Çanakkale'de bu ülke için müslüman ve gayri müslimler birlikte can verdiler...
Ama "aydınımsılar" bu söylemi bile tek taraflı yorumladılar...
Sevinç çığlıkları attılar...
Daha Erzurum'da, Kars'ta yakın zamanlarda çıkan "toplu mezarlar"ı görmezden gelerek...
Hocalı'daki Ermeni zulmünü unutarak...
Hiç olmazsa kendi acılarımıza tarafsızca yaklaşabilsek...
Bizim insanımız neden bu kadar değersiz ki?

Kine, öfkeye düşmanlığa hayır!!!
Ama zulme, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, vicdansızlığa, ötekileştirmeye, tarih düşmanlığına, kimlik düşmanlığına, "Türk adından duyulan alerjiye" de hayır!!!

Bu konuda Taha Akyol'un yazısı okunmaya değer...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/26289158.asp
İttihatçılara saldırı ne kadar doğru?Per aspera ad astra!