"Amerika" gibi
bir ismi bize getirmek istiyorlar. Bu ülkeye "Türkiye" ismini biz
vermedik. 12. yy'da İtalyanlar tarafından verilmiş.
Osmanlı’da Türk kimliği
bilinirdi. Bütün imparatorluklarda olduğu gibi tarih yazımında kurucu (milletin)
ismi bilinir. Ama fazla da vurgulanmaz.
Türkiye adını Atatürk
seçmedi. 1920’den sonra Türkiye’den başka bir şey yoktu ki ortada, herkes Türkiye
diyordu.
Türkiye ismi değişse
de tutmaz. Nasıl olacak, ben Anadoluluyum mu diyeceğim? Değilim ki. Rumelililer
de var burada, onlar ne diyecek?
Türkiyeliyim demek ne
demek? Bir kavramın tutması için önce birkaç lisana çevireceksiniz.
Çeviremezseniz olmaz, çürür.
Türk milliyetçiliği
Avrupa’nın aksine maalesef yaşanan olaylar neticesinde ortaya çıkmıştır.
Türklere bunu kafasına vura vura öğretmişlerdir.
Milliyetçilik öyle
zaman zaman yükselen, zaman zaman aşağılanan bir aidiyet duygusu değildir.
Kimliğinizi çizmek için savunursunuz.
Anayasaya bütün etnik
kimlikler girmez. Burası göçmen ülkesi. Birçok etnik köken var. Girerse komik
olur.
Bu ülkeye
"mozaik" deniyor. O zaman mozaik kadar sert ve rengi sağlam bir
şekilde kültürünüzü ortaya koyacaksınız. Burada pek yok bu.
Türkiye’deki
milliyetçiliklerin, örgütlenme ve kültürel kalıplanma olarak çok ciddiye
dayandığını zannetmiyorum. Gürültü çıkartanlar çok…
Sağlıklı bir
milliyetçilikte önemli bir unsur başka milletlerin milliyetçiliğine de romantik
bir saygı duymaktır.
Hükümetin milliyetçilik
konusunda sağlam bilgisi, duygusu, tarifi olduğunu sanmıyorum. "Bizim
milliyetçilik anlayışımız şudur" demiyorlar.
Millet kavramı doğru bir
terimdir, kavrayıcıdır. Millet kelimesi Türk değildir, geneldir.
Türkiye parçalanır mı
bilemem ama herkes elinden geleni yapıyor. Ama herkesin tarif ettiği kadar da
kolay bir iş değil.
Cumhuriyet Türk
tarihinde bir sulh getirdi ve insanların nefes almasını sağladı. Ama bazı
unutkan bünyeler zaman zaman bunu unutuyorlar.
Bu ülkede birçok farklı
dil konuşuluyor. 19 ve 20. asırda göçle gelen o kadar farklı milletler var ki.
Ortak noktaları Türkçe bilmeleri.
Bu bir imparatorluk
mirasıdır. Litvan-Özbek evlenir, Rusça konuşur, Kürt-Arap evlenir,
Arnavut-Boşnak evlenir, Türkçe konuşur.
Padişah sadece kendi
halkıyla evlenemez. İktidarını güçlendirmek için yabancıyla evlenebilir. Tarihi
1930'ların kafasıyla değerlendirmeyelim
Rus Hanedanı'nın kökeni
Alman'dı. İngiltere'de kraliyet ailesi Cihan Harbi'nde Alman kökenini gizlemek
için soyadını Windsor yapmıştı.
Bazıları çıkmış
"Osmanlı'yı Hürrem batırdı" diyor. Hakiki Hürrem Sultan çok akıllı
bir kadındı, dizide gördüğünüz gibi biri değildi.
Muhteşem Yüzyıl'ın
tarihle hiçbir şekilde alakası yok; o yüzünden seyredemiyorum ama ilgiyi anlıyorum;
oyunculuk, dekor, kıyafetler çok iyi.
19. yüzyılda
Hilafet'in gücü çok kullanılmaya başlandı. Küçük Kaynarca Antlaşması'nda
Rusya'daki Müslüman azınlıkları korumak için kullandık.
Abdülhamid dış
ilişkilerinde halifeliği kullandı. Hint civarında "hilafet" çok
etkiliydi. Hicaz Demiryolu'na oralardan çok destek gelmişti.
II. Abdülhamid
Hareket Ordusu'na karşı İstanbul'daki orduyu isterse kullanabilirdi. Nizam-ı
alem için mukadderata boyun eğmişti.
Vahdeddin'de de bu
özellik vardı. İsterse Ankara'nın kararlarına karşı çıkabilir, Türk'ü Türk'e
vurdurabilirdi, ama yapmadı, geri çekildi.
Padişahlar
"direnmenin" halka zarar vereceğini anladıkları an çekildiler, ne
kadar doğru olduğunu bugün Ortadoğu'da yaşananlar gösteriyor.
***
İlber Ortaylı
Hoca’dan yaptığım alıntılar şimdilik bu kadar…
Millet,
milliyetçilik, birlikte yaşama, tarih bilinci, sosyalin inşası üzerinde biraz
düşünmemiz gerekiyor…
Zira toplumsal zihin
harabe halinde… Her gün bin tane talancı girip çıkıyor; kendince mimarlık zannına
kapılıyor…
Bu harabe zor imar
olur dostlar…
Oysa birlikte
yaşamaya hazırlanması gereken zihin sarayı tuğla tuğla sökülüp yağmalanıyor…
Ayrılık tohumları gönül
ülkemizi kurutuyor…
Amma velakin,
umutsuzluk asla doğru yol değildir…
Gün doğmadan neler
doğar… Bu milletin bahtı açılacak elbet…
(Bu cümleler İlber Ortaylı adına açılan twitter’dan (@ilber_ortayli_) alınmıştır.)
Per aspera ad astra!