Bir şeyi kabul ettirirken, en akıllı yol, söylenmek istenileni, kendi hasmına söyletebilmektir. Bunu yaparken de amaçlanan görüşü, hasmın kendi görüşü haline getirmek hünerini gösterebilmektir. Yani maksat hâsıl olduğunda, hasım, neyi kabul ettiğinin farkına bile varmamalıdır.Hikayeye göre, bir Alman, bir İtalyan, bir Fransız
ve bir İngiliz aralarında köpeğe hardal yedirmek
konusunda iddiaya tutuşurlar.
.
Alman önceliği alır, hardalı topak yapar ve
köpeğin ensesinden tutarak zorla ağzına tıkar.
Hayvanın ağzı yandığı için hardalı yemez ve çıkarır.
İtalyan hemen atılır, öyle olmaz der ve hardalı makarna şeklinde ufak
parçalar halinde bölerek, köpeğe yedirmeye çalışırsa da, hayvanın ağzı
yine yandığından o da başaramaz.
Fransız da, konuya kendi açısından yaklaşarak, hardalı önce sulandırıp,
sos olarak köpeğe yedirmek için uğraşırsa da, bu uygulama
ile de bir sonuç alamaz.
Sıra İngiliz'e geldiğinde, İngiliz önce köpeği okşayarak yanına çeker,
sırtını sıvazlar, sonra da hardalı topak yaparak hayvanın poposuna
yapıştırır. Köpek ardı yandıkça başlar hardalı yalamaya, kısaca canı
yandıkça yalar, yandıkça yalar ve sonuçta yalaya yalaya hardalı bitirir.
Bazı "büyük" ülkeler hedef ülkeleri, istedikleri çizgide tutabilmek için, onlara hardalı
öyle yedirirler ki, o ülkeler, neyi, nasıl yediklerinin farkına vardıklarında iş
işten çoktan geçmiş olur.
(Teşekkürler sosyal medya dostlarım:)
Per aspera ad astra!