30 Kasım 2014 Pazar

Demokrasi, Modernizm ve Eleştirel Kuram

Modernizm, özgürleştirici bir akım olarak ortaya çıktı. Ancak, "akılcılığı
araçsallaştırılarak" modernizmin özgürleştirici niteliği kayboldu, birey toplumsal düzen içinde "hapsedildi..."
Bir anlamda birey topluma feda edildi. Modernizm, artık "toplum mühendisliği"nin yegane aracı haline gelmiş oluyordu. İşte tam da bu nedenle postmodernizm, bireyin iradesini ve özgürlüğünü yeniden kendisine "iade etmek" amacıyla güçlü bir eleştiri olarak ortaya çıktı.
"Toplum gerçek, bilimsel bilgi nesnesidir..." Toplum, objektif bir gözle incelenebilir, analiz edilebilir, öğrenilebilir...
Toplumsal bilgiye, doğa bilimlerinde olduğu gibi objektif yaklaşım ve araçlarla ulaşılabilir...
Modernizm bir anlamda "dış gerçekliğin tek bir 'doğru temsil' biçimi olacağı" inancı üretmiştir...
Modernizm, her toplumsal yapıyı ve süreci "tek tipleştirmek" istediği için postmodern yaklaşımların doğmasına neden olmuştur.
Toplumu türdeş, bir örnek, homojen ve tek tip anlayışlarla "dizayn" etmek isteyen her yaklaşım modernizme yöneltilen eleştirilerden nasibini alacaktır...
İnsanlığın ulaştığı bu evrede, her kimlik, gurup ve düşünce daha fazla özgürlük alanı aramaktadır...
Bireyi toplumsal alana, tek tipleştirici süreçlere mahkum eden bütün yaklaşım ve anlayışlar kaybetmeye mahkumdur...
Farklılıkların/öznelliklerin iletişimi, varlığı, etkileşimi özgürlüklerin güçlenmesine katkı sağlayacaktır...
(Bu kısa notta İlhan Tekeli'nin "modernite aşılırken siyaset" isimli kitabından yararlanılmıştır...)

Per aspera ad astra!